15 Mayıs 2010 Cumartesi

her gün bir bardak sebze suyu

Günde bir bardak Sebze suyu yeterli
16 Eylül 2009 Çarşamba 10:01

Her gün içilecek 1 bardak sebze suyu tahmin edeceğinizden fazlasını getiriyor...

Reader's Digest Dergisi’nde yer alan habere göre, her gün içeceğiniz 1 bardak taze sebze suyunun kilo vermeye yardımcı olduğu belirtildi.diyabet riski olan aşırı kilolu 81 yetişkinin katıldığı çalışmada, her gün en az bir fincan az tuzlu sebze suyu içenlerin 12 haftada 2 kg verdikleri görüldü.

Buna karşılık, yağı azaltılmış diyet uygulayan ancak sebze suyu içmeyenlerin ise sadece 500 gram verdikleri saptandı.

Houston'da Baylor Tıp Koleji'nde görevli araştırma lideri John Foreyt, "Araştırmaya katılanların çoğu sebze suyu içtikten sonra kendilerini daha tok hissettiklerini belirtiyorlar. Bu nedenle sebze suyu kilo vermeye yardım ediyor" dedi.

14 Mayıs 2010 Cuma

Evde Diz Eklemlerini Güçlendirme

Hazırlayan: Yrd. Doç.Dr. Hakan Yaman
Süleyman Demirel Üniversitesi, Tıp Fakültesi
Spor Hekimliği AD, Isparta

Diz yaralanmasında ya da ameliyatından sonra, sporu ve günlük işlerinizi eskisi yapabilmeniz için bacağınızı kuvvetlendirmeniz gerekir. Bunu evinizde kolaylıkla yapabilirsiniz. Ancak aşağıda tarif edilen alıştırmalara başlamadan önce şu noktalara dikkat ediniz:

· Aşağıda gösterilen alıştırmalar bacak ve uyluk kaslarınızın kuvvetini geliştirmek içindir. Tam bir diz rehabilitasyonu için kuvvet çalışmaları yanı sıra dayanıklılık, esneklik, kalp ve akciğer dinçliğini kapsayan alıştırmalara da yer verilmelidir.

· Her alıştırma her yaralanmaya iyi gelmeyebilir. Doktorunuza hangi hareketlerden kaçınmanız gerektiğini danışın. Alıştırmalar sırasında ya da sonrasında ağrınız artacak olursa alıştırmalara ara veriniz.

· Genelde alıştırmalarınız gün aşırı yapınız. Bu, bacak ve uyluk kaslarınızın kendini toparlamasına izin verecektir.

· Aşağıdaki alıştırmaları ne miktarda yapacağınız bünyenize bağlıdır. Bedeniniz bu biçimdeki yüklenmelere alışık değilse, 6 ile 12 tekrarı içeren bir setle başlayınız. Gücünüz artıkça set sayınızı dörde kadar artırabilirsiniz. Setler arasında 1-2 dakika aralar verebilirsiniz. Zamanla bu da yetersiz gelirse, bir sette bulunan tekrar sayısını artırabilir ya da verdiğiniz araların sürelerini azaltabilirsiniz ya da alıştırmayı zorlaştırabilirsiniz. Yaralanmamanız için her zaman yavaş yavaş alıştırma yükünüz artırınız ve bedeninizi de dinleyiniz (ağrı, şişme vb). Alıştırmalar sırasında ağrınız olacak olursa, alıştırmayı kesiniz.

· Alıştırma programınıza ilişkin not tutunuz. Bu, hem Size ilerlemeniz hakkında bilgi verecek, hem de Sizin alıştırmalarınız yapmanıza yardımcı olacaktır.

Şekil1:Sırtınızı duvara yaslayınız. Dizinizi büküp, gerdirerek sırtınızı duvar boyunca kaydırınız.
Şekil 2: Merdiven çıkma. Yaralı bacağınızı basamağın üzerine koyunuz ve yavaşça basamağın üzerine çıkınız.
Şekil 3: Tek bacaklı çömelme. Sağlam tarafınızı geriye doğru uzatıp, basamağın üzerine koyunuz. Yaralı dizinizi büküp, gerdiriniz. Diziniz ayağınız hizasında olmalıdır.
Şekil 4: Diz üstünde geriye doğru yaslanma. Her harekette 10 sn konumunuzu koruyunuz.
Şekil 5: Diz üstünde öne doğru yaslanma. Ayaklarınız bir yerde sabitlenmiş olsun. Bu konumu 10 sn koruyunuz.
Şekil 6: Öne adımlama. Yaralı dizinizi öne doğru getirip, 90 derecede bükünüz. Diz ayak hizasında olmalıdır. Arkada kalan dizinizi yere yaklaştırmaya çalışınız. Bu alıştırmayı her iki tarafınızla yapınız.
Şekil 7: Yana adımlama. Yaralı dizinizle yana doğru adım atınız. Diziniz ayak hizasında olsun. Bu hareketi her iki dizinizle yapınız.
Şekil 8: İp üzerinden atlama. Bitişik ayaklarla, yere serilen ip ya da yerde bulunan bir çizgi üzerinden yana doğru atlayınız.

13 Mayıs 2010 Perşembe

Öfkeyi Yönetmek İçin Neler Yapılmalı

SIKINTILARIN ARTTIĞI DÖNEMLERDE, KONTROL ALTINA ALINMAYAN ÖFKENİN İŞ, AİLE VE ARKADAŞ İLİŞKİLERİNİ BOZABİLECEĞİ, KİŞİDE DEPRESYON HATTA KALP KRİZİ RİSKLERİNİ DE ARTIRABİLECEĞİ BİLDİRİLDİ -PSİKİYATR DR. SÜMER ÖZTANRIÖVER: ''GELECEĞE OLUMLU BAKIN, KAPALI MEKANLAR YERİNE AÇIK YERLERİ TERCİH EDİN, HOBİLERİNİZE DAHA FAZLA ZAMAN AYIRIN VE SORUNLARINIZI PAYLAŞIN''

Özellikle sıkıntının arttığı ekonomik kriz dönemlerinde kontrol altına alınmayan öfkenin, kişinin iş, aile ve arkadaşlık ortamlarında kapanmayacak yaralar açabileceği, kişide depresyon ve kalp krizi riskini artırabileceği bildirildi.
Adana Numune Hastanesinde görevli ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı Psikiyatr Dr. Sümer Öztanrıöver, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kriz dönemlerinde artan işsizlik ve iş kaybetme korkusunun, geleceğe dair belirsizlikleri de beraberinde getirebildiğini söyledi.
Geleceği ile ilgili kaygıları olan kişilerde, artan stresin öfke olarak ortaya çıkabileceğini belirten Öztanrıöver, bu tür kişilerin psikolojik sorunların yanı sıra çevresi ile de sorunlar yaşayabileceğine dikkati çekti. Öztanrıöver, şöyle konuştu:
''Hayatta umulmayan değişiklikler, kişilerin uzun vadeli kararlarını etkiliyor. Bireyin ev, araba sahibi olmak, evlenmek gibi düşüncelerinden uzaklaşması umutsuzluk ve karamsarlığa yol açıyor. Bu durum, özellikle dış koşullarla kendini tanımlayan, başarısıyla parasıyla işiyle bütünleşen insanlar için bir yıkım olabiliyor. Belirsizlik, umutsuzluk, kararsızlık ve üzüntü duygusu öfkeyi daha da artırıyor. Öfke ve beraberindeki sinir ise aile, iş ve arkadaşlık ortamlarında sorunları da tetikliyor. Kapanmayacak yaralar açılmasına neden oluyor. Özgüveni kendi iç dinamiklerine bağlı, kendini koşulsuz seven, kendisine değer veren kişiler ise bu durumları daha kolay atlatabiliyor.''
Kişinin hiç beklenmeyen bir zamanda kendi isteği dışında ortaya çıkan bu durumu iyi yönetmesi gerektiğini vurgulayan Öztanrıöver, ''Eğer değiştirebileceğimiz bir şey varsa önlem alabiliriz, yoksa hayatın normal akışına devam etmeliyiz'' dedi.
Kontrol altına alınmayan öfkenin depresyon hatta kalp krizi riskleri doğurabileceğini ifade eden Öztanrıöver, bu durumdaki kişilerin özellikle hobilerine yönelmesi gerektiğini söyledi.
Yoğun stres altındaki bu kişilerin kapalı mekanlardan uzak durmasını öneren Öztanrıöver, şöyle devam etti:
''Böyle durumlarda kendimiz için bir şeyler yapmalıyız. Eve kapanmak yerine bir gezinti yapmak ücretsizdir. Ayrıca spor yapmanın da bir ücreti yok. Bu tür faaliyetler, bedensel ve fiziksel olarak bizi rahatlatır. Ailemizle gidilecek bir piknik, birlikte oynanacak oyunlar, sorunları unutturarak kısa zaman da olsa sıkıntıları rafa kaldırmamıza neden olur. Kişiler bu dönemlerde neden hoşlanıyorlarsa ilgi alanlarını da onlar oluşturmalı.''

-''EŞLER BİRBİRİNİ YARGILAMAMALI''-

Ekonomik sıkıntının neden olduğu öfkenin, iş ve arkadaşlığın yanı sıra aile yaşantısını da etkilediğini bildiren Sümer Öztanrıöver, bu dönemlerde eşlerin birbirlerine daha anlayışlı yaklaşması gerektiğini ifade etti.
Öfkeli davranışların ailenin geleceğini tehlikeye sokabileceğini anımsatan Öztanrıöver, ''Eşler 'sen böyle yapsaydın, şöyle yapsaydın' şeklinde birbirini yargılamadan, mutlaka sorunlarını paylaşmalı. Paylaşılmayan sorun, daha kalıcı yaralar açabilir'' dedi.
Bu durumdaki anne ve babanın çocuklarını da incitmemesi gerektiğini söyleyen Öztanrıöver, sorunların basit şekilde çocuklarla da paylaşılmasını önerdi.

-''BESLENMEYE DE DİKKAT EDİLMELİ''-

Geleceğe yönelik kaygı ve aşırı stres altındaki kişilerde beslenme bozuklukları da yaşanabileceğini belirten Öztanrıöver, özellikle bu dönemde dengeli beslenmenin önemine değindi.
Beslenme sorununun değişik rahatsızlıklar doğurabileceğini ifade eden Öztanrıöver, ''Kriz dönemleri mutlaka olacaktır. Bu da geçer, psikolojisi ile hayattan zevk alarak geleceğe olumlu bakanlar, krizi daha iyi atlatacağını unutmamalı'' diye konuştu. (AA)

Güneş Gözlüğünde Cam Rengi Secimi

SÜ SELÇUKLU TIP FAKÜLTESİ GÖZ HASTALIKLARI ÖĞRETİM ÜYESİ DOÇ. DR. GEDİK: ''YEŞİL, GRİ VE KAHVERENGİ GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ İÇİN EN İDEAL GÖZLÜK CAMI RENKLERİDİR'' ''CAMLARIN HOMOJEN RENKTE OLMASINA VE LOKAL RENK DEĞİŞİKLİĞİ OLMAMASINA ÖZEN GÖSTERİLMELİ''

Selçuk Üniversitesi (SÜ) Selçuklu Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şansal Gedik, güneş gözlüğünde ideal cam renklerinin yeşil, gri ve kahverengi olduğunu söyledi.
Doç. Dr. Gedik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, güneş gözlüklerinin özellikle yaz aylarında birçok kişi tarafından kullanılması gerektiğini belirtti.
Uygun olmayan kalitede, yeterli ultraviyole (UV) koruması olmayan camlar ile kişinin güneş gözlüğünden fayda değil, zarar görebileceğini anlatan Gedik, ''güneş gözlüğü kullanımının verdiği öz güven ile güneşe daha fazla bakan ancak uygun gözlük kullanmayan kişinin retinasına ulaşan zararlı ışınların miktarı da artacaktır'' diye konuştu.
Gedik, güneş gözlüğünün mutlaka yetkili bir firmadan alınması ve sertifikasının ise kontrol edilerek UV filtreli olduğunun kesinleştirilmesi gerektiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
''Güneş gözlüğü seçerken görünümden ziyade gözlüğün fonksiyonu ön planda tutulmalı. Çerçevenin yeterli genişlikte olmasına, göze mümkün olduğunca yakın durmasına dikkat edilmeli. Bunun yanı sıra göz etrafını örten, yan ve üst siperliği olan çerçeveler tercih edilmeli. Uzak görme keskinliği normal olan bir kişide güneş gözlüğünü taktığı zaman görme düzeyinde azalma olmamalı. Camların homojen renkte olmasına ve lokal renk değişikliği olmamasına özen gösterilmeli.''
Gözlük camı kaplamalarının UV ışınlarını absorbe (emme) derecelerinin tiplerine ve renklerine göre değiştiğini anlatan Gedik, daha koyu renkli camlı güneş gözlüklerinin UV ışınlarını daha fazla kırdığının doğru olmadığını söyledi.
Gedik, çok koyu renkli camların renklerin seçilmesini bozabileceğini, kontrastın bozulmasıyla da görme keskinliğini azaltabileceğini kaydederek, ''yeşil, gri ve kahverengi, güneş gözlüğü için en ideal cam renkleridir. Öte yandan ayna kaplamalar antirefle kaplamaların tersine çok yansıtıcıdırlar. Su ve kar gibi ortamlarda görülen aşırı parlamaları önlerler. Görüntü kalitesinde bir farklılık oluşturmaz'' dedi.
Gedik, güneş gözlüklerinin, göz sağlığı için önemli koruyucu ürünler olarak değerlendirilmesi ve kullanmadan önce mutlaka uzman göz hekiminin önerilerinin alınması gerektiğini sözlerine ekledi. (AA)

9 Mayıs 2010 Pazar

büyük prostat ameliyat gerektirirmi

Soru
Yaşım 53.Nisan 2009 ayı ortalarında idrar yapmada sıkıntı yaşadığım için üroloji bölümüne başvurdum.Üriner USG çekildi.Bunda yaklaşık 44X47X36 mm 41 gr büyüklüğünde prostatım olduğu tespit edildi.Daha sonra PSA değeri için kan verdim.Total prostat spesifik değeri 0,87 çıktı.Normal değer 0-3,5 arasıymış ve prostat büyümesi nedeniyle ameliyat olmam gerektiği,6 ayda bir de PSA testi yaptırmam söylendi.Şimdi cardura isimli ilaçtan günde 1 tane içiyorum ve sıkıntı giderildi.Ama ilacı içmezsem o gün idrarı sıkıntılı yapıyorum.41 gr.lık prostatı ameliyat yapmadan ilaç kullanarak küçültmek mümkün değil mi?Ya da sizin ameliyat olup olmama yolundaki öneriniz ne yönde.Bir de bu ameliyatı ne zaman olmalıyım olacaksam.Doktorum cardura isimli ilacı kullan şimdi.Sonra duruma bakarız dedi.Saygılarımla...


Cevap
Prostatin büyük olması ameliyat olmayı gerektirmez. Eğer ilaçtan memnunsaniz ve ameliyatı mutlak gerektiren durumlar sizde yoksa(ornegin mesane tası, üre yüksekliği vs) ameliyat olmanız şart değil. Prostati küçülten ilaçlar var ancak size gerekli değil. Carduranin yetmediğini düşündüğünüzde ikinci İlac baslanabilir. Yine memnun kalmazsanız ameliyat olursunuz. Ancak "ben İlac kullanmak istemiyorum" derseniz ameliyat olmak da bir seçenek. İyi günler.

zayıf saçlara ceviz

Sağlıklı Beslenme Uzmanı Dr. Dilek Polat, kalp sağlığı açısından büyük önem taşıyan doymamış yağ asitlerini yüksek düzeyde içeren cevizin, kolesterol birikimini ve damar sertliğini önleyici etkisinin halk arasında artık daha iyi bilindiğini, bu nedenle damak zevkinin yanı sıra, birçok insanın sağlık nedenleriyle ceviz tüketmeye başladığını söyledi.

Dr. Polat, saç dökülmesine ve saçlarının yeterince canlı olmadığını düşünenlere cevizin kuru ve yaş kabuğunu önerdi. Polat, 20 tane cevizin sert kabuğunu 1 litre suda 10-15 dakika kaynatarak elde edilen suyun saç durulamasında kullanılması durumunda, saçların dökülmesinin son bulacağını belirtti.

Taze cevizin yeşil kabuğunun az suyla kaynatılması sonucu macun elde edileceğini anlatan Polat, bu macunun da saç maskesi olarak kullanılabileceğini kaydetti. Sağlıklı yaşamak ve beslenmek isteyenlerin mutfaklarından cevizi eksik etmemeleri gerektiğini ifade eden Dr. Polat, şu bilgileri verdi:''8 tane cevizi bir bardak suda 2 gün bekletin. Günde iki ceviz olmak üzere tüketin ve cevizleri içinde beklettiğiniz suyu da için, 4 günlük kür sonunda ne kadar dinlenmiş hissettiğinize şaşıracaksınız."

saçlarınız için etkili ipuçları

Güzel bir portrenin en önemli öğelerinden biri olan saçlar, aynı zamanda kış aylarında soğuk hava, yağmur ve kar gibi dış etkenlerden de çok çabuk etkilenmektedir. Dermatoloji Uzmanı Dr. Tuğba Türe, "Saç sağlığının korunması için yapılması gerekenler" hakkında bilgi verdi.

Sağlıklı saçlar kadın erkek herkes için çok önemlidir. Saçtaki kırılmalar, matlaşma ve pullanmalar, çevresel faktörlere, beslenme alışkanlıklarına ve yanlış uygulamalara bağlı olarak gelişebilir. Saçlara gerekli özen gösterildiğinde sağlıklı saçlara kavuşmak mümkündür.

Sağlıklı beslenme sağlıklı saçların altın kuralı

Öncelikle saçların kökünden beslendiği unutulmamalıdır. Dışarıdan uygulanan ürünler saçlara sağlık getirmez. Saçlar için gerekli olan vitamin ve mineraller ancak kan yolu ile saç köklerini besleyebilir. Demir, çinko, vitamin B12, folik asit ve biotinden zengin beslenmek saç sağlığı için gereklidir. (Kırmızı et, yumurta beyazı, kurubaklagiller...)

Dengeli ve düzenli beslenmek, antioksidan yiyecekleri( sebze, meyve vb..) gerektiği kadar tüketmek, düzenli uyku ve stresten uzak durmak saç sağlığı için önemlidir. Dermatoloji uzmanına danışmadan saç sağlığı için önerilen ilaçların kullanılması doğru değildir.

Saç boyası ve jöle saçların zayıflamasına, kırılmasına ve matlaşmasına neden olabilir

Saç boyası, renk açıcılar, jöle, köpük, sprey gibi kozmetik ürünlerin bilinçsiz kullanımı saçlara zarar verebilir. Saç şekillendirici ürünler sık kullanımda ve saçtan temizlenmediğinde saçta kalıntı oluşturarak saç tellerinde zayıflama ve kırılmalara neden olabilirler.

Her gün yıkamak saça zarar verir

Saçlar gün aşırı ve ılık su ile yıkanmalıdır. Ayrıca ikisi bir arada ürünler yerine şampuan ve saç kreminin ayrı ayrı uygulanması daha doğru olacaktır. Saç kreminin saç uçlarına sürülmesi yeterlidir.

Sıcak fön kullanmayın

Saçların kaba ve sert bir biçimde taranması saçları yıpratabilir. Eğer kuru ve zor taranan saçlara sahipseniz durulanmayan bakım ürünlerini kullanarak saçlarınızı koruyabilirsiniz. Ayrıca saçlar kurutulurken ve şekillendirirken çok sıcak uygulamalardan kaçınılmalıdır.

Saçınızı sıkı toplamayın

Özellikle alın bölgesinde bant şeklinde görülen saç dökülmelerinin en sık sebebi sıkı toplanmış saçlardır. Bu tarz uygulamalar, zaman içerisinde kıl köklerinin zarar görmesine ve saç kayıplarına neden olabilir.


kaynak: habertürk internet sitesi